10 Ağustos 2012 Cuma

ONUR GÖKŞEN

 Onur Gökşen'i  hakkında uzun bir süredir bir yazı yazmayı düşünüyordum. Kitaplarını ilk çıktığı günlerde okumama rağmen bir türlü fırsat bulup da bir yazı yazamamıştım.



 Onur abi'yi çok uzun bir süredir takip ederim. Onu ilk Ekşi sözlük'te Rus kızları hakkında tabuları yıkan entryleriyle tanımıştım. Hırçın, kendine özgü üslubuyla ne yazarsa yazsın "ben buradayım" diyen Onur Gökşen'in bir süre sonra yazdığı her şeyi kılı kırk yararcasına okumaya başladım. Antu.com'da da yazdı dediler, Fenerbahçe taraftarı olmamama rağmen Antu.com'a üye olup her yazdığını okumaya çalışmıştım.

Onur abi'yi Ekşi sözlük'ten sonra Uludağ sözlük'te de okudum, orada alimacgraw ile beraber stevemcqueen nickiyle (iyiki bu nicki artık kullanmıyor, ezberlemesi zordu) çok keyifli yazılar yazıyordu, daha sonra oradan da ayrılıp "gazete parası" çıkarmak için on punto'da yazmaya devam etti. Hep okudum Onur abi'yi, her daim daha yakından tanımak için okudum. Bu süreçte birkaç defa yazıştık kendisiyle de, daha sonra twitter'da yazmaya başladı ve herkes onun ismini duymaya başladı. Onur abi önce "Bizim de renkli televizyonumuz vardı" ile ilk kitabını çıkardı sonra yakın bir zamanda "yedi kere sekiz" ile ikinci kitabını çıkardı.



Onur Gökşen kitaplarında okuyuculara bir pencere sunuyor aslında. Bu pencereden hayata baktığınız zaman, kendi hayatınıza, yaşadıklarınıza "dışarıdan" bakmanızı sağlıyor. Öyle ki bu sunulan pencerede hayatın tüm o rutinliği karşısında yaşadıklarınızın sizi siz yapması açısından ne kadar da değerli olduğunu ortaya seriyor. Kendi yaşamınızda olan olaylara şöyle bir baktığınız zaman yüzünüzde bir gülümseme açmasına sebep oluyor bu adam yazdıklarıyla. Mizahı bu kadar edeplice kullanan bir yazar var mıdır başka bilemeyeceğim ama Onur abi mizahın hakkını da veriyor. Nasıl bir yemeğin tuzu çok olsa da az olsa da bünyede bir rahatsızlık oluşturursa, Onur abinin yazılarında da mizah kullanılması gerektiği kadar ayarında kullanıyor. Samimiyetle anlatıyor anlatacaklarını, lafını eğip bükmeden söylüyor.

Bazen hüzünlü şeyler de yazıyor Onur Gökşen...Seksenli yılları, doksanlı yılları ve iki binli yılları döneme özgü simgelerle beyninize işletiyor...

Her ne kadar Fenerbahçe- Adana Demirspor maçında Fenerbahçe tribünlerinde yer alan fanatik bir Fenerbahçeli olsa da kendisi farkında olmasa da bir Demirspor taraftarı diyorum ben Onur abi için...Yaşadıkları, hayatı bana hep bunu söyletiyor.

Bu kitapları "bana kitap öner" diyen tüm dostlarıma verdim. Gördüğüm kadarıyla da hepsini sesli güldürdü , hepsi de keyifle okudu. Eğer sizde şu aralar ne okusam diye düşünüyorsanız Onur Gökşen'in kitaplarını alın ve keyifle okuyun derim.