30 Ocak 2013 Çarşamba
23 Ocak 2013 Çarşamba
21 Ocak 2013 Pazartesi
Mertcan Bahar
Mertcan Bahar. Her yerde videoları dolaşan zeki bir çocuk. Geçen TRT'de yayınlanan sosyalmedya TV'ye de çıktı. Yaşını düşünecek olursak, videolarını izleyince çok keskin bir mizah anlayışına sahip olduğunu görmemek imkansız. Absürt mizah yapıyor, saçmalıyor, inanılmaz detaylarla güldürüyor. Kimseyi umursamıyor. Umarım bu videoları çekmeye devam eder, kendisinin gelecekte çok büyük bir oyuncu olacağını düşünüyorum zira. Hayranıyım.
Etiketler:
mertcan bahar
20 Ocak 2013 Pazar
Twitter'da Sosyal Sorumluluk Projesi İle Nasıl Zengin Olunur?
Twitter'da mütemadiyen sosyal sorumluluk projeleri yapıp sizde zengin olmak ister misiniz? Eğer sizde az ünlüyseniz, lütfen anlatacaklarıma odaklanın:
1- Kelimeler sizin süngeriniz. Bunu asla unutmayın. Kelimelere gereksiz anlamlar yükleyin, onlarla bir çocuğun oyun hamuruyla oynaması gibi oynayın. Misal; Sevdirici/ Taraftör/ Hüzünbaz
2- Fenomenlerle mümkün olduğu kadar iyi geçinmeye bakın. Onlarla "kanka" olun. TT yapacağınız zaman imdadınıza yetişeceklerdir mutlaka.
3- En büyük hobiniz TT yapmak olsun. Ne kadar saçma etiket varsa belirleyin, TT yapın, mutlu olun.
3- Sosyal sorumluluk projeleri için insanların yüreğine dokunacak alanlar seçin. Herkes sizi iyilik meleği sansın. Kahramansınız siz. Süpersiniz. Paraları götürün.
4- Unutmayın, ne kadar çok saçmalarsanız o kadar çok sevilirsiniz. Şu tarz twitler atarak kitlelere kendinizi sevdirebilirsiniz:
- Trene binerken gördüm kondüktörümü, sen sandım. Biletimi kontrol edince anladım. Sen değildin.
- Doğum gününde hissettim kapıları kapatmadığını, sen gittikten sonra ben zatürre oldum.
- "Yalnış" olmadığını yalnız olunca anladım. Halbuki yanlıştı, yalınlazmıştım.
- Kel ölür sırma saçlı olur, kör ölür badem gözlü olur atasözü gibiydik. Öldük ama olmadık... Hep kel kaldık.
- Otobüs şoförüm gibiydin, müsait bir yer dedim, indirdin.
- Ben seni bardağımı sever gibi sevdim, oysa sende çabuk kırıldın. Tuz #buz oldun.
Gördüğünüz gibi az ünlüyseniz, bu tarz twitler atarak köşeyi dönebilirsiniz. Sadece dikkat etmeniz gereken, yazılarınızı sanki kafesinden kaçan ve geri dönmeyen muhabbet kuşuna yazıyor gibi takınacağınız samimiyetsizce tavır...
1- Kelimeler sizin süngeriniz. Bunu asla unutmayın. Kelimelere gereksiz anlamlar yükleyin, onlarla bir çocuğun oyun hamuruyla oynaması gibi oynayın. Misal; Sevdirici/ Taraftör/ Hüzünbaz
2- Fenomenlerle mümkün olduğu kadar iyi geçinmeye bakın. Onlarla "kanka" olun. TT yapacağınız zaman imdadınıza yetişeceklerdir mutlaka.
3- En büyük hobiniz TT yapmak olsun. Ne kadar saçma etiket varsa belirleyin, TT yapın, mutlu olun.
3- Sosyal sorumluluk projeleri için insanların yüreğine dokunacak alanlar seçin. Herkes sizi iyilik meleği sansın. Kahramansınız siz. Süpersiniz. Paraları götürün.
4- Unutmayın, ne kadar çok saçmalarsanız o kadar çok sevilirsiniz. Şu tarz twitler atarak kitlelere kendinizi sevdirebilirsiniz:
- Trene binerken gördüm kondüktörümü, sen sandım. Biletimi kontrol edince anladım. Sen değildin.
- Doğum gününde hissettim kapıları kapatmadığını, sen gittikten sonra ben zatürre oldum.
- "Yalnış" olmadığını yalnız olunca anladım. Halbuki yanlıştı, yalınlazmıştım.
- Kel ölür sırma saçlı olur, kör ölür badem gözlü olur atasözü gibiydik. Öldük ama olmadık... Hep kel kaldık.
- Otobüs şoförüm gibiydin, müsait bir yer dedim, indirdin.
- Ben seni bardağımı sever gibi sevdim, oysa sende çabuk kırıldın. Tuz #buz oldun.
Gördüğünüz gibi az ünlüyseniz, bu tarz twitler atarak köşeyi dönebilirsiniz. Sadece dikkat etmeniz gereken, yazılarınızı sanki kafesinden kaçan ve geri dönmeyen muhabbet kuşuna yazıyor gibi takınacağınız samimiyetsizce tavır...
Etiketler:
twitter
19 Ocak 2013 Cumartesi
10 Ocak 2013 Perşembe
Martılar
Sahilde uçuşup duran martılara ekmek atıyoruz. Tek değilim, yanımda yaşlı bir çift var. Martılara ekmek atarken sık sık yineliyorlar: "Her sabah biz kedilere de yemek dağıtıyoruz. Bize katılmak istersen gel!" diyorlar. Onları tanıyorum. Sabah yürüyüşlerinde hep sahilde görüyorum. Kayaların üzerinde kedileri ne yapıp ne edip buluyorlar, kedilere ziyafet çektiriyorlar, kaç defa şahit oldum. Şaşılacak şey doğrusu. O kedileri görmelisiniz, nasıl da bu yaşlı çiftleri görünce heyecanlanıyorlar. Onlara hafta içleri kendilerine bazı günler eşlik edebileceğimi söylüyorum. Martılara ekmek atarken o kadar çok heyecanlılar ki gözlerindeki sevinci de görmelisiniz. Dünya'ya çok güzel bakıyorlar. Her ikisinin de gözleri parlıyor. Bir gün ben de yaşlandığımda gözlerim aynen böyle parlasın istiyorum.
Martılar da bizim kadar heyecanlı. Ufacık bir ekmek parçasını kapmak için nasıl da yarışıyorlar. Martılara ekmek atarken kargalar geliyor. Martılar kargaları görünce nasıl panik yapıyorlar anlatamam. Elbette kargalar martılarla uğraşmanın ne kadar zor olduğunu anlıyor bir süre sonra bu yaramazlıklarına son verip uçuyorlar başka diyarlara doğru.
Tüm ekmekleri bitiriyoruz. Yaşlı teyzede tatlı bir yorgunluk var ama gülümsüyor. "1000 tane ekmek olsun şu an gene atarım bu martılara, hepsi benim çocuğum gibi" diyor. Havada ise ben deyim 1000 siz deyin 10000 martı var. O kadar güzel uçuyorlar ki... Yaşlı teyze, kafası karışmış gibi: "Bu martılar, akşam olunca nereye gidiyor? " Diye soruyor. Hakikaten nereye gidiyor ki bu martılar. Gizli bir ülkeleri olmalı hepsinin barınacağı. Çok gizli. Belki biz insanoğlunun asla bilemeyeceği büyük gizler ülkesi. Denizlerin ortasında. Uzaklarda. Çok uzaklarda. Kargaların hiç rahatsız etmeyeceği uzaklıklar da...
Bu martılar bugün denizlerimiz üzerinde hâlâ uçuyorlarsa bilin ki bu iki çiftin hatrı sayesindedir. Dünya'da hâlâ güzel olan bir şeyler varsa bu, bu gibi insanların sayesinde. Yoksa Dünya çok daha kötü bir yer olurdu. Kargalar çok daha yaramaz olurlardı. Martılar daha panik olurdu...
Güvercinler ise daha tedirgin olurdu..
Bir gün kargaların kimseye yaramazlık etmediği bir Dünya olacak. Ben buna inanıyorum. Tüm o olumsuzluklara, kirliliğe, çirkinliklere, yoksulluğa, ayrımcılıklara, silahlara rağmen olacak bu... Bu güzel insanların sayesinde olacak. Sait Faik'in dediği gibi Dünya'yı güzellik kurtaracak ...İnanıyorum buna! Sen de inan...
Martılar da bizim kadar heyecanlı. Ufacık bir ekmek parçasını kapmak için nasıl da yarışıyorlar. Martılara ekmek atarken kargalar geliyor. Martılar kargaları görünce nasıl panik yapıyorlar anlatamam. Elbette kargalar martılarla uğraşmanın ne kadar zor olduğunu anlıyor bir süre sonra bu yaramazlıklarına son verip uçuyorlar başka diyarlara doğru.
Tüm ekmekleri bitiriyoruz. Yaşlı teyzede tatlı bir yorgunluk var ama gülümsüyor. "1000 tane ekmek olsun şu an gene atarım bu martılara, hepsi benim çocuğum gibi" diyor. Havada ise ben deyim 1000 siz deyin 10000 martı var. O kadar güzel uçuyorlar ki... Yaşlı teyze, kafası karışmış gibi: "Bu martılar, akşam olunca nereye gidiyor? " Diye soruyor. Hakikaten nereye gidiyor ki bu martılar. Gizli bir ülkeleri olmalı hepsinin barınacağı. Çok gizli. Belki biz insanoğlunun asla bilemeyeceği büyük gizler ülkesi. Denizlerin ortasında. Uzaklarda. Çok uzaklarda. Kargaların hiç rahatsız etmeyeceği uzaklıklar da...
Bu martılar bugün denizlerimiz üzerinde hâlâ uçuyorlarsa bilin ki bu iki çiftin hatrı sayesindedir. Dünya'da hâlâ güzel olan bir şeyler varsa bu, bu gibi insanların sayesinde. Yoksa Dünya çok daha kötü bir yer olurdu. Kargalar çok daha yaramaz olurlardı. Martılar daha panik olurdu...
Güvercinler ise daha tedirgin olurdu..
Bir gün kargaların kimseye yaramazlık etmediği bir Dünya olacak. Ben buna inanıyorum. Tüm o olumsuzluklara, kirliliğe, çirkinliklere, yoksulluğa, ayrımcılıklara, silahlara rağmen olacak bu... Bu güzel insanların sayesinde olacak. Sait Faik'in dediği gibi Dünya'yı güzellik kurtaracak ...İnanıyorum buna! Sen de inan...
8 Ocak 2013 Salı
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)