Bir süredir drama dersleri alıyorum. Kısa bir süredir de bir proje kapsamında "drama eğitmeni" olarak çocuklara dersler veriyorum. Çocuklar drama etkinliklerinde çok eğleniyorlar. Ben de eğleniyorum. Onlar eğlenirken kendilerine dair de gözlem yapma şansı elde ediyorum. Zira drama etkinlikleri çocukların iç dünyalarına dair birçok ipucu veriyor. Hangi sosyal çevreden geldiklerini, ailelerin çocuklar üzerindeki etkilerini, çocuğun potansiyelini, ruh hallerini, kendilerini, duygularını, yeteneklerini görme fırsatı yakalıyoruz.
Yapmış olduğum gözlemlerde şunu görüyorum: Çocuklar oyun oynamayı bilmiyorlar. Oyundan kastım nitelikli bir oyun. Evet hâlâ - sayıları her ne kadar son zamanlarda bilgisayar oyunlarının yaygınlaşmasıyla azalmış olsa da- çocukları sokakta oyun oynarken görmek mümkün. Lakin benim kast ettiğim şey bu değil.
Çocuklar anneleriyle babalarıyla oyun oynamıyorlar. Çocuğa yüzlerce oyuncak almak çocuğa iyilik etmek değildir. Çocuklar bir sopadan direksiyon yapabileceklerini bilmiyorlar misal. Bir şeyi oyunlaştırma konusunda sıkıntı çekiyorlar. Kafalarından basit bir oyun üretemiyorlar.
Çoraptan bebek yapan o annelere, telden araba yapan o babalara ne oldu bilmiyorum. Böyle giderse o çocukların gelecekteki psikolojisini düşünmek dahi istemiyorum. Çocuğunuza gidip çuvalla oyuncak alacağınıza onunla beraber vakit geçirerek yapacağınız bir oyuncak onun dünyasında çok daha büyük bir yer edecektir.
(evde yapılabilecek basit oyuncaklar)
(evde yapılabilecek basit oyuncaklar)