20 Kasım 2012 Salı

Gizemli Olmak


Manyak bir çağda yaşıyoruz. Klasik tv, gazete medyasından sosyal medya merkezli bir Türkiye'ye doğru yol alıyoruz. Aylar önce yazdım burada, gene yazarım: Çok değil bir 10 yıl sonra bu ülkede kimse televizyon izlemeyecek. Gazete okumayacak. Hayatımız tamamen sosyal medyadan ibaret olacak. Sosyal medya kendi yeteneklerini çıkaracak. Geleceğin büyük yazarları, yönetmenleri, gazetecileri, sanatçıları sosyal medya vasıtasıyla kitlelere ulaşacak. Bu dediğim bugünde oluyor ama gelecekte bunun daha çok olması gelenekselleşeceği anlamına geliyor.

Bu güzel mi kötü bir şey mi tartışacak değilim. Sosyal medyayı kullandığıma göre, kötü bir şey olmasa gerek. Bunun bence en olumsuz yani insanların gittikçe deşifre meraklısı bir içgüdüye sahip olması. Hem kendisinin ifşa etme, hem de karşısındakini ifşa etme merakı gibi bir merak çıktı ortaya. Buna tıp literatüründe bir hastalık adı veriliyor mu bilmiyorum ama işin oraya gittiği muhakkak. Deşifre manyağı insanlar olduk çıktık. Bayılıyoruz kendimizi anlatmaya, röportajlar vermeye, içimizi dökmeye...Gizem diye bir şey kalmıyor. Misal adamı seviyorsun, okuyorsun, takip ediyorsun ama bir bakıyorsun 89323983893289 yerde röportaj vermiş. Her şeyini anlatmış. Ebesinin amı. Anlatma amına koyayım anlatma. Biraz gizemli kal. Ne bileyim ne gerek var anlatmaya her şeyini? Seni biraz merak edelim, zihnimizi meşgul et. Yok, illa anlatacak. Sanarsın ki Suç Ve Ceza'yı yazdı. 9. Senfoniyi besteledi. Neyini anlatıyorsun, anlamıyorum ki...

Siz hiç Tarkan'ın, Teoman'ın, Şener Şen'in falan röportaj verdiğini gördünüz mü? Ne bileyim çıkıp saatlerce kendilerinden bahsettiğini falan duydunuz mu? Elbette birkaç yerde olabilir ama öyle hayatımızın ortasına da "cumburlop" oturmamışlardır. Kendilerini tamamen ifşa etmemişlerdir.

Kimsenin sizin hayatınızı merak ettiği falan yok. Zaman geçsin merak ederler ama biraz gizemli olun la...Yoksa 1-2 yıl sonra herkes sizden sıkılacak.